1 Eylül 2007 Cumartesi

Yaşamsal Tezatlıklar



Ve soruların cevapları tükendi. Ne beklentilerim kaldı hayattan ne de hayallerim. Bazılarının beklentileri hayalleridir. Benim öyle değil. Benim hayallerim asla bir kuruma kuruluşa bağlanmadan her şeyden ayrı yaşamak. Sadece insanların olduğu ve değerler üzerine kurulmuş küçük bir kasabada bir balıkçı olmak. Bunlar işte benim hayallerim. Ama hayatımda hayallerimi yaşatacak kadar yer yok.
Beklentilerim ise henüz vadesi dolmamış bekliyor. Sürenin dolmasına az kaldı. Benim bu hayattan beklentim bir kurum altında düzenli bir iş ve bakmam gereken bir aile. Yani anlaşılan bu mevzu tezatlıklarla dolu.
Hayat susuzluktan kavrulduğum bir çölde bir fincan kahve gibi. Benim dileğim suyu bulmak ama önümde duran sadece bir fincan kahve. Yanılgılarla bağdaştırmak kolay tabi hayatı sıradan, günlük, alımlı, unutkan ve miskin insanlarla dolu çünkü.
Sebepler doğurgan ve her doğan kavram aslında insanın sınırlarının içinde. Bunu anlamayanlar kavramların içinde boğulanlar. Her olay her olgu aslında insanoğlunun bu erişilmez sınırlarına dahil ama dediğim gibi insanlar sıradan, unutkan ve miskin. Sadece kurulu düzen tarafından dayatılan kanunlara uymakla yükümlü olduklarını zannediyorlar. Bir taraftan akıp giden zamana karşı birleşip ölüme meydan okuyanlar var bir taraftan da zamandan daha hızlı olma sevdalıları.
Zamanın en büyük öğretmen olduğu ve bütün öğrencilerini öldürdüğü sözü zihinlere yerleşmeden benim hayallerimin yaşanılan dünyanın herhangi bir yerinde mümkün hale gelmesi olanaksız. Belki bir balıkçı olmak basit bir hayal gibi görünebilir fakat kendimi ne zamandan ne de insandan soyutlayabilirim.
Ben benlik karmaşası yaşamadım ve yaşamıyorum. Çünkü henüz kimliğim oluşmadı bile. Kimliğimin tamamlanması ise bu bedenle birlikte son bulacak.

Hiç yorum yok: